top of page

Her köşesinden tarih fışkıran şehir: Kyoto

  • Yazarın fotoğrafı: Nur Bildik
    Nur Bildik
  • 23 Ara 2017
  • 9 dakikada okunur

Hellooo! Seyahatimi anlatmaya kaldigim yerden devam ediyorum! Bugun normalde Kyoto ve Nara'yi anlaticaktim ama yazi yine inanilmaz uzayinca 'ben yazmaktan sikildim insanlar nasil okusun' diyerek bu kismi da ikiye bolmeye karar verdim. Once ilk uc gunu anlaticam, haftaya da son uc gunu...

ULASIM - KONAKLAMA

Osaka'dan Kyoto'ya trenle (Keihan hattiyla) 1 saatte 500¥(17tl) e ulasabiliyorsunuz. En ucuz yolu bu. Hangi trene bineceginize cok dikkat edin cunku bazi Limited Express trenler cok hizli gidiyor ve ekstra 520¥ ucret aliyorlar. Ben yanlislikla ona binmisim, verdim parayi... Tabii 15dk'da Kyoto'daydim orasi ayri. Interrailde'de ayni sey olmustu. Yanlislikla VIP konpartmanina binmistik Italya'da, ekstra 20 euro vermistik...... Tarih tekerrurden ibaret kankiler.

Kyoto'da yine Booking.com'dan 3 hafta once ayirttigim The Eart Ship diye bir hostelde kaldim. 10 kisilik yurt odasinda 1 yatak 1 gecelik 3000¥ (100tl) idi. (Bu sefer gercekten yurt odasiydi :D ) Evet, Kyoto turistik bir yer oldugu icin hostel fiyatlari da Osaka'ya gore hayli yuksek. Hostelin sahipleri acayip tatlis bir ciftti ve ev sicakligini aratmadilar diyebilirim. Ortak mutfakta istediginiz gibi yemek yapabiliyorsunuz. Yeri de gayet merkezi, metro istasyonu 8 dk yurume mesafesinde. Ama Kyoto'nun icinde metrodan ziyade otobus kullaniyorsunuz. 1 gunluk limitsiz otobus bileti 500¥ (17tl). Istediginiz her otobuse istediginiz kadar binebiliyorsunuz. Oldukca kullanisli. Cunku hava cok soguk ve gezilcek yerler arasindaki mesafe yuruyuse elverisli degil.

Seyahat boyunca hep disarda yemek yiyeceginiz icin butceniz hayli sarsilacak. Bunun onune gecmek icin ben sabah kahvaltilarini hostelde yapip cikmanin en mantiklisi oldugunu dusundum ve yanima 1 kiloluk misir gevregiyle yola ciktim. :D Evet. Her sabah saat 8 gibi misir gevregi - sut - muz karisimini yiyip cikiyordum, en azindan oglen saat 1 e kadar beni tutuyordu. Yanima termosumu, filtre kahvemi ve sallama yesil caylarimi da aldigim icin her an yanimda sicacik kahvem oluyordu. Sabahtan aksama kadar geziceginiz dusunulurse bu sekilde bi cafede oturup kahveye en az 500-600¥ (15-20tl) vermenizin onune gecebilirsiniz. Zaten ulasim ayri pahali, gezeceginiz tapinaklarin-muzelerin ucretleri ayri pahali, kalacak yer ayri pahali, en azindan bogazimdan kisayim diyorsaniz kahvalti + kahve ikilisini bu sekilde aradan cikarmanizi oneririm.

Kyoto'ya universiteden arkadasim Yusuke (artik taniyosunuz) de geldi ve birlikte gezdik! Onun 10. gelisiymis :D Cok seviyormus Kyoto'yu... Yaninizda native bir insanla gezmenin cok buyuk avantajlari var tabii, ozellikle benim gibi tarih-kultur bilgisi iyi bir insan degilseniz....

KUS BAKISI

'Ya bu Kyoto'nun olayi ne allasen?' diyosaniz, Japonya'nin eski baskentiymis ve 1000 yili askin bir zaman baskentlik yapmis. Dolayisiyla her kosesi tarih kokuyor. Tabii Japonlarin eskiden kalan her seyi mukemmel muhafaza edebilitesi sayesinde. 2. Dunya Savasi sirasinda 'Nereye bomba atsak yea?' diye dusunen Amerikalilarin listeden cikardigi ilk sehirmis. Cunku zamanin savas bakani Kyoto'ya balayina gelmis (saka degil) ve boyle tarih ve kulturel acidan zengin bir sehrin yerle bir olmasina gonlu razi olmamis . Sag olsun.

Neredeyse sehrin tamami UNESCO Dunya Mirasi Listesi'ne girmis durumda :D 1600 tane Budist, 400 tane Shinto, toplam 2000 e yakin tapinak oldugu soyleniyor. Nufusu da 1,5 milyon. Yani 750 kisiye 1 tapinak dusuyor, guzel oran. Simdi merak edip baktim, Istanbul'da 3300 camii varmis, tabii sehir buyuklugu ve nufusa gore normal mi bilemiyorum, bana hep adim basi camii varmis gibi geliyor...

Kyoto, etrafi daglarla cevrili bir sehir. Ana ekonomi kaynagiysa tabiiki turizm. Japonya'nin Tokyo'dan sonra en cok ziyaret edilen sehri.

ILK GUN

Yusuke de ben de sabahin korunde Kyoto'ya vardik, hostelde bulustuk, cantalarimizi biraktik (check-in henuz baslamamisti ama esyalarimizi birakmamiza izin verdiler <3 ) sonra dustuk yollara. Ilk once Filozof Yolu olarak gecen "Tetsugoku no Michi" ye gittik. Bu yola bu ismin verilmesinin sebebi Nishida Kitaro isimli cok unlu bir Japon Filozofun her gun evinden Kyoto Universitesi'ne giderken bu patikayi kullanmasiymis. Bu yolda yururken meditasyon yaptigi soyleniyor. Bu filozofun onemi Zen inanciyla Bati kulturunu harmanlamasiymis, ayni zamanda Kyoto Universitesi'nde Felsefe Bolumu'nun kurucusuymus.

Bu yol Ginkakuji (Gumus Tapinak)'tan baslayip Nanzenji Tapinagi'na kadar devam eden 2 kilometrelik, ortasindan kanal akan cok tatlis bir yol. Kanalin iki yaninda kiraz agaclari sirali, Mart-Nisan aylarinda (cherry blossom) cok daha guzel oldugu soyleniyor. Biz yolu bitirip Nanzenji Tapinagi'na girdik. Dis bahceye giris ucretsiz. Ama tapinak binalarinin icine ve meshur tas bahceye giris icin ayri ayri para odemeniz gerekiyor (Her biri 500¥(15tl)). Bu Tapinagin ozelligi en eski Zen tapinaklarindan biri olmasiymis. Bahcenin icinde tastan kocaman bir kemerli su yolu var, Istanbul'da Kemerburgaz yolundaki iki katli kemere cok benziyor. :D Meshur Tas Bahce'nin de hicbir olayi yok, bosuna para vermeyin. :D Birkac tasi dizmisler bahceye, izliyorlar, bu kadar yani.....

Nanzenji'den sonra Fushimi Inari Tapinagi'na gittik. Bu tapinak binlerce kirmizi kapi/gecite sahip olmasiyla unlu. Illaki bir yerlerde resimlerini gordugunuzu dusunuyorum. Tapinaga giris ucretsiz. Tapinagin etrafinda Inori Dagi'na tirmanan bir yol var. 233m yukseklige kadar cikiyor. 2-3 saat suruyor bu yolun hepsini tamamlamak. Yol uzerinde kucuk kucuk bircok tapinak ve mabet var. Shintoizm'de pirinc tanrisinin ismi Inori, bu tapinak da ona adanmis. Heryerde tilki heykelleri goreceksiniz, cunku tilkinin Inori'nin ulaği olduguna inaniliyormus. Yol binlerce kirmizi gecitle kapli, bu gecitler insanlarin bagislariyla yapiliyormus. Yani bu ne demek? Ne kadar fazla para bagislarsaniz o kadar buyuk bir kapi dikiliyor adiniza. Kapinin arkasina da isminiz ve bagis yaptiginiz tarih yaziliyor. Kapi diktirmek(?) 400.000¥ (14.000tl) den basliyor, 1 milyon ¥ e kadar gidiyor. Eger daha az butceniz varsa kucuk kapiciklar da diktirebilirsiniz :D (Galeriye resimlerini ekliyorum). Her din gibi, konu paraya gelince Shintoizm de kocaman bir fail....

Neyse cok kalabalik oldugu icin bir tane bile yalniz guzel resim cekilemedik su kapilarla.... Yol da cok uzun ve mesakkatli geldigi icin bir yere kadar cikip geri donduk, Yusuke'nin zaten 10. gelisi oldugu icin zorlamak istemedim :D Ama all in all guzel bir deneyimdi, kapilarin arasindan gecerken kendinizi Temple Run oyununun icinde gibi hissediyorsunuz :)

Gunes battiktan sonra bazi tapinaklarda sonbahara ozel isiklandirma sistemi kurulmustu. 'Fall Illumination' diye geciyor. Kiyomizudera da isiklandirilmis tapinaklardan biriydi. Biz de onu ziyarete gittik. Gercekten harika manzaralarla karsilastik. Sabah oldugundan daha buyuleyici gozukuyordu. Giris 400¥ (13tl) ydi. Kiyomizudera'nin kelme anlami 'Saf Su Tapinagi'. Otowa Selalesi'nin yanina insa edildigi icin bu ismi almis. Suan bu selale sarıl sarıl akmiyor ancak kucuk bir havuza, 3 farkli musluktan akiyor. Bu musluklardan akan suyu icebiliyorsunuz, hepsinin farkli farkli anlamlari var; ilkinin uzun omur getirdigi, ikincisinin egitim hayatinda basari getirdigi, ucuncusunun de ask hayatina sans getirdigi soyleniyor. Ben ucunu birden iciyim derseniz bu da acgozluluk olarak nitelendiriliyor, iyisi mi birini secip gidin. :) Japonya'nin en unlu tapinaklarindan biri olan Kiyomizudera'nin ana binasi tamamen ahsaptan, bir tane metal civi bile cakilmamis. Ama suan restorasyonda oldugu icin buyuk bir fileyle cevrili. (Restorasyon 2020 Mart ayina kadar surecekmis) Tapinak dag yamacinda oldugu icin, arka tarafa bakan balkonundan Kyoto sehir manzarasini gorebiliyorsunuz.

Tapinagin icinde Jishu-Jinja Tapinagi var. Bu da Shintoizm'de ask tanrisi olan Okuninishi'ye adanmis. Girisinde 6 metre arayla 2 tane 'ask tasi' var. Eger bir tastan digerine gozleriniz kapali yoldan sapmadan yuruyebilirseniz aski bulacaginiz soyleniyor :D Eger gozleriniz kapali, biri size yardim ederek yururseniz, bir araci yardimiyla asik olacaginiz kisiyle tanisacaginiz soyleniyor. :D Tabii biz gittigimizde o kadar kalabalikti ki 'hadi gozlerimi kapiyim de yuruyim bakalim' dicek alan yoktu, anyway ben buldum zaten askimi <3

IKINCI GUN

Ikinci gun sabah erkenden kalkip Arashiyama'ya gittik. Burasi Kyoto'nun kuzeybatisinda bulunan turistik bir bolge. Icinden Hozu Nehri akiyor ve nehrin ustunden Togetsukyo Koprusu geciyor. Bu koprunun manzarasi harika, bir tarafinizda sarinin elli tonuna burunmus agaclarla kapli dag yamaci bir tarafinizda kucuk restorant ve hediyelik esyacilarla dolu dar bir yol, alttan da dere akiyor. Gercekten cok guzel bir atmosfer var. Ancak bizim gittigimiz mevsim dolayisiyla hayli ruzgarliydi, ucmamak icin herkes birbirine yapisik gecıyordu kopruyu. Mart Nisan aylarinda kiraz ciceklerinin acmasiyla birlikte daha elverisli hava sartlarina sahip olur diye dusunuyorum. Tabii en kalabalik zamanlarinin da o aylar olacagini hatirlatmak isterim. Biz gittigimizde bile igne atsan yere dusmeyecek kadar kalabalikti.

Arashiyama buyuk bir bolge oldugu icin bisiklet kiralayip gezmek cok zevkli olur diye dusunuyorum. Civarda bircok bisiklet kiralama yeri bulunuyor.

Bir diger gezilicek onemli alansa Bambu Korulugu. Uzuuun bir yuruyus yolu var ve etrafi tamamen bambu agaclariyla cevrili. Bambular o kadar uzun ki en teperlerini goremiyorsunuz. Ruzgar estiginde hepsi sanki dans ediyormus gibi hisir hisir saliniyor, cok guzel! (Videoda gorebilirsiniz.) Biz ordayken bir gelinle damat dugun fotograflari cekiliyordu, tum turistler durup onlara bakiyordu, galeriye ekliyorum :D

BAMBU ULKESI

Japonlar'in bu bambu sevdasi nerden geliyor? diye merak edip arastirdim cunku gercekten her yerden cikiyor. Oncelikle iklim olarak cok elverisli oldugu icin ulkenin her yerinde dogal olarak yetisebiliyor. Sert ve saglam yapisi sayesinde insaat sektorunden el sanatlarina, bircok alanda yaygin olarak kullaniliyor. Bambunun Japon kulturu icin de ayri bir onemi var. Mesela eskiden Japonya'da deprem olursa bambu ormanina siginilmasi ogutlenirmis cunku bambularin cok saglam kokleri oldugu icin depremde guvenli bir siginak oldugu dusunuluyormus. Bambu bircok masal ve hikayeye de konu olmus, mesela Japonya'nin kana ile yazilmis en eski hikayesi olan 'Taketorimono Gateri' (Bambu Toplayicisinin Hikayesi)'nde yasli bambu toplayicisinin bambularin arasinda kucucuk isil isil bir kiz bulmasi ve karisiyla birlikte onu buyutup guzelligi dillere destan bir prensese donusmesini anlatir. Bambu adina duzenlenen bir festivalleri dahi var, Tanabata Festivali 7 Temmuz'da Tohoku Bolgesi'nde kutlaniyor. Herkes renkli kagitlara dileklerini yazip bambu agaclarina asiyor. Daha fazla bilgi ve Tanaba Hikayesi'ni okumak icin sizi soyle alalim.

'Bambu gibi adam' diye kullandiklari deyimleri de var :D durust ve samimi insan anlamina geliyomus. Galeriye bambunun cesit cesit kullanim alanlarindan resimlerini birakiyorum...

Bambu Korusundan sonra Maymun Parki'ni ziyaret edebilirsiniz. Girisi 500¥ (17tl). Giristen sonra 10 dk kadar tirmanip parka ulasiyorsunuz ve icerde 100e yakin maymun kafasina gore dolasiyor :D Yem alip besleyebiliyorsunuz. O yukseklikten sehrin manzarasi da guzel oluyor.

Maymunlu Parktan sonra Sagano Romantik Treni'ne binebilirsiniz. 25 dklik tek yon seyahat 620¥ (31tl) Cogunlukla nehrin kiyisindan, maksimum 25km hizla giden bu trende harika manzaralarla kasilasicaksiniz. Tingir mingir zevkli bir yolculugun ardindan Kameoka Istasyonu'na variyorsunuz. Genelde burdan geri donuste de deniz yolu kullaniliyor. Yani Hazu Nehri ustunden eski tip Japon teknecikleriyle 2 saatlik bir bot turuyla donebilirsiniz. Yanliz bu secenek biraz tuzlu, 4100¥ (135tl).

Bu nehirde bazi donemler Ukai yontemiyle balik tutuluyormus, bu yontem Japonya'da 1300'lerden beri kullanilan, karabataklarla balik tutma yontemiymis. Aksam saatlerinde kucuk bir tekneyle acilan Japon balikcilar, 15-20 tane karabatagi gemiye bagli bir iple denize saliyorlar, karabataklar baliklari butun olarak yutup midelerinde farkli bir bolgede bekletiyorlarmis hazmetmeden once. Sonra karabataklari toplayip midelerinden baliklari geri kusturuyorlar. Baya degisik bir yontem, evet :D Gemide de buyuk bir ates yakiyorlar ki denizcilerin karanlikta 'kara' olan karabataklari gorebilmesi icin. Bu yontemle balik tutulan sadece 3 bolge kalmis Japonya'da, onlardan biri de sans eseri Uji Nehri, bizim ertesi gun ziyaret ettigimiz ve canli canli Ukai teknigini izleme firsati buldugumuz yer :)

UCUNCU GUN

Ertesi gun sabah erkenden Uji'ye gittik. Bogazici'nden arkadasim Sanser'de bize katildi. Kyoto'dan 1 saatte 500¥ (17tl) ye trenle Uji'ye ulasabiliyorsunuz. Burasi biraz 'off the road' bir bolge. Cogu turist burayi ziyaret etmeden donuyor ama bence cok huzurlu ve sakin, harika bir yerdi. En onemli tarihi binasi Byodin Tapinagi. Girisi 600¥(20tl). Bu tapinak aslinda sehirden uzak dinlenme villasi olarak zamanin imparatoru tarafindan insa edilmis ancak imparator öldükten sonra oglu Budizm dinini benimsemis ve binayi tapinaga cevirtmis. Harika bir havuzu ve bahcesi var. Bu tapinak ayni zamanda 10 ¥ (demir para) in arkasinda bulunan bina. Birlikte resmini cekmeye calistik ama cok basarili olmadi sanirim :D

Uji ayni zamanda Yesil Cay (Matcha) iyla ünlü. Her seyin yesil cayli versiyonunu bulabilirsiniz. Dondurmayi, kekleri zaten gectim, gyouza, ramen, sobanin bile yesil caylisini yapmislar. :D

Ben de ilk defa Japonlarin o unlu Cay Seremonisine burada katildim. 500¥ (17tl) vererek yarim saat suren geleneksel cay seremonisine katilabiliyorsunuz.

NEDIR BU CAY SEREMONISI YAHU?

Simdiden soyliyim, hicbir olayi yok :D Japonlarin rituellerine bagliliklari.... Oncelikle ozel bir odaya aliyorlar sizi, odanin yerleri tamamen hasir kapli ve bombos, sadece cayin yapilacagi kosede yerin icine dogru bir ocak var ve ustunde kaynar su bulunan bir kap. Baslamadan size bir kek veya seker ikram ediliyor. Onunla agziniz tatlansin diye, yesil cayin aci bir tadi var cunku malum. Sonra Kimono giymis yasli bir teyze geliyor, once uzuun uzun kullanacagi kaseyi ve uzun bambudan(yine) kasigi temizliyor. Sonra yavaaaas yavas sicak suyu bir kaseye koyuyor, iki kasik yesil cay tozu ekliyor ve ozel bir aletle cirpistiriyor. Ustu kopuklu bir kivama gelinceye kadar. Sonra once sag elinizle alip sol elinizin ustune koyuyorsunuz, sonra saat yonunun tersine iki kere ceviriyorsunuz (???) sonra iciyorsunuz. En son yudumu kafaniza dikerek icmeniz gerekiyor. Tabii bu arada sekeri ve cayi getirip size sunan insana da yere kadar egilip karsilikli tesekkurlesiyorsunuz.

Tabiiki bu seremoninin cok derin kulturel anlamlari var. Oncelikle ev sahibini ve misafiri birbirine yaklastiriyormus. Aslinda 200 yil once Cin'den getirilmis olan bu seremoni Japonlar sayesinde gelistirilmis ve modern caglara kadar gelmesi saglanmis.... Yesil cayi Japonya'ya getiren ilk insanlar iki tane Zen Budist Monk'mus. Zen inancina gore basitlik ve sadelik birincil kural oldugundan bu seremoni, disardan basit (ve sacma) gorunse de seremoniyi gerceklestiren insanin ic huzurunu ve dinginligini guclendiren bir aktiviteymis.

Bize ne kadar anlamsiz gelse de kendi icinde yine guzel bir butunlugu var yani. Ve ikram edilen cayin tadi da HARIKA. Eger siz de benim gibi yesil cayi cok seven ve her gun icen biriyseniz tek kelimeyle BAYILICAKSINIZ. Simdiden uyarayim, esigi o kadar yukseltiyor ki, sallama yesil cay icemez oluyorsunuz... :(

Seremoninin altinda yatan felsefeyi antalan bu guzel video'yu buraya birakiyorum.

Cay seramonisinden sonra Uji Nehri'nin kiyisinda uzun bir yuruyuse ciktik, iste bu yuruyus sirasinda Ukai yontemiyle balik tutan (veya karabataklarla egitim yapan, o kismi cozemedik) insanlarla karsilastik, videoda gorebilirsiniz. 'Balik tutmak icin bile olsa karabataklarin boyle bogazlarindan baglanip esir tutulmasi hayvan haklarina aykiri degil mi?' sorusunu buraya birakiyorum.

Uji Nehrinin ustunden 4 farkli kopru geciyor. En merkezi olaninin adi da tabiiki Uji Koprusu. :D Bu koprunun basinda Murasaki Shikibu'nun heykeli var. O kim? derseniz, dunyanin en eski romani oldugu soylenen The Tale of Genji'nin yazari. Romanin son 10 bolumu Uji'de geciyormus. 11. yuzyilda, Heian Donemi'nde yazilan bu roman imparatorun ogluyla fakir kiz Genji'nin askini anlatiyormus. Iste bu yuzden sehrin gobegine Murasaki'nin heykelini dikmisler.

Aksam olunca Kyoto'ya geri donduk ve Yusuke o gece Tokyo'ya geri dondu, Mitasai'a katilmak istiyordu. (Mitasai nedir diyenler onceki yaziya goz atabilir).

Eveet simdilik bu kadar, haftaya seyahat sezonu finali yapiyorum. Opucukleer...

コメント


 RECENT POSTS: 
 SEARCH BY TAGS: 
TOKYO MANIFESTOSU 

Dedim ki buralara kadar geldim, bir suru farkli sey yasiyorum, bunlar unutulup gitmesin, geriye donup okudukca mutlu olucagim sayfalara donussun. Bir de buraya gelmek isteyip de nasil bir macera olacagini kestiremeyip hevesi kirilanlar varsa bilgi edinsinler.

bottom of page