top of page

Japonlarin Gariplikleri Vol 1.

  • Yazarın fotoğrafı: Nur Bildik
    Nur Bildik
  • 18 Eki 2017
  • 6 dakikada okunur

Bol resimli bir yaziya hosgeldiniiiz :) Baktim yazi cok uzuyor, ikiye ayirdim. Bu yazida Japon insaninin garip ozelliklerinden bahsedicem, Vol 2 de Japonya'nin ulke olarak garipliklerini anlaticam. Gelmeden once bir dereceye kadar kendimi hazirlamaya calismistim. Hani Avrupa gibi olmicak, bambaska bir kultur diye. Ancak cogu zaman sadece agzim acik izliyorum...

1. Asla tanimlanamayan kiyafet kombinasyonlari

Biri bana bu tarzi aciklasin. Bu nasil bir stil anlayisidir? Hic mi renk uyumu, bolluk darlik orani (?!) gozetmeksizin giyinilebilir? Hani alttan cikan tisortle ayakkabilari mi uydurmaya calismis desem, peki o corap ve ekoseli kapri?? Boyle vakti yokmus ugrasamamis cikmis evden desen oyle de degil, saci basi gayet duzgun, vakit harcayip bu tarzi yaratmis belli ki...


Bu kizimizi anlayisla karsiliyoruz. Ilk bakista garip gelebilir ama Japonya'da askili giymenin ilk kurali icine beyaz kisa kollu tisort giymek arkadaslar. Cunku gogus dekoltesi vermek sekse davet etmek anlamini tasiyormus. (bkz.http://www.kanpai-japan.com/lifestyle/wearing-low-cut-top) Baya mustehcen yani. He bacak dekoltesi verebilirsiniz, onda sikinti yok.

Zira liseli kizlarimiz da dahil, herkes mini etek veya kisa sort giyiyor. Liseli kizlarimiz zaten seri uretim gibi hepsi ayni. Corabindan ayakkabisina, cantasindan etek boyuna kadar.Tabiiki yolda sokakta milletin fotografini cekmek kolay bir is degil, ah bu gozler neler neler gordu bir bilseniz...

2. Yuz Maskeleri

Bildigimiz doktorlarin taktigi ameliyat maskesi yani. Genelde beyaz kullanilsa da farkli renkleri de mevcut. Disardan gorundugunun aksine sadece hijyen amacli takilmiyor bu maskeler. Kimisi tarzini tamamlamak (!) icin, kimi kizlar makyaj yapmadan sokaga ciktiginda yuzlerini gizlemek icin, kimileri soguk kis gunlerinde nefesleri isinsin diye takiyorlarmis. Turkiye'de taksak vebali diye yanimiza yaklasmazlar, otobuste yer verirler hasta yazik otursun diye :D burda inanilmaz normal bir sey. Ilk basta cok garip gelse de artik alistim kisin ben de takicam. Canim asimilasyon surecim. :')

3. Sabah 6 da porselen makyajli kizlarimiz

Cok farkli bir makyaj anlayislari var. Altin kural: beyaz tenli olmak. Bu olay geyshalardan mi yoksa Batili beyaz insan ozentiliginden mi geliyor bilemiyorum ama genelde bugday tenli olan Japonlarin cogu, beyaz tenli olmak icin pudra ve fondotene basvuruyor. Eveet once beyaz pudrayla butun yuzumuzu kapliyoruuuz.


Diger bir dertleri de kucuk cekik gozleri. Halbuki ne kadar tatli :( Ama onlar sevmiyor ve buyutmek icin ne gerekirse yapiyorlar. Goz kapaklarini iki bogumlu (?!) yapmak icin her gun taktiklari sey. Ilk gordugumde 'yok yea kim ugrasir bunla' demistim ancak bir suru kiside gordukten sonra gunluk makyajlarinin vazgecilmez bir parcasi oldugunu anladim. Yani suncacik fark icin deger mi o kadar ugrasmaya?

Bir adim otesi: Takma kirpikler. Evet bizim dugunde, yilbasinda hadi maksimum dogum gunu partisinde taktigimiz kirpikleri hergun takan kizlar var, saka degil... Kirpikle birlikte gelen bonus: kas doldurma. Kaslarinin olmadigi yeri bile dolduruyorlar. Genel olarak kilsiz/tuysuz bir millet oldugu icin (bkz. erkeklerin cogu köse), ozellikle son yillardaki kalin kas modasi Japon kizlarimizi epey uzuyor olmali.

Yeni yeni moda olmaya baslayan bir baska trend se gozlerinin altina surldukleri allik. Bu modanin sebebi de bebek gibi masum ve yardima muhtac gorunebilmekmis, daha tatli oldugunu dusunuyorlarmis. Bir diger adi da 'tavsan goz' makyajiymis. Bence adi 'grip olmus evden cikamayan kiz makyaji' olsun.

4. Simetri ve duzen takintilari

Bu resimdeki arkadasimiz okudugu kitaptaki cumlelerin altini cetvelle ciziyor ki dumduz olsun diye. Evet gozlerimle gordum. Genel olarak her seylerinde bir simetri takintilari var. Tum o cay seramonilerinde, Buddist ayinlerinde her seyi muntazam bir aynilikta yapmalari mesela. Ritueller konusunda gercekten cok iyiler. Gelenek-goreneklere asiri baglilik ve degistirme ihtimalinden korkma guduleri var. Yenilik getirmektense olani korumaya daha yatkinlar. Bu kulturun bir sonucu da start-up ekosisteminin hic gelismemis olmasi mesela (Baska bir yazimda ayrica deginicem).

Tabiiki japonlarin tren kuyruklarindaki sistematiklikleri de takdire sayan.Tamam kabul ediyorum adil bir karsilastirma olmadi. Canim Turkiyemin hakkini yemeyeyim, cok insan var diyeceksiniz, is cikis saati diyeceksiniz. Japonyada da cok insan var, burada da bazi hos olmayan seyler yasaniyor.

Bkz: Tren istasyonlarinda gorevli 'Iticiler'. Tam cevirisi gercekten bu. Insanlari iceri itmekle gorevliler. Tokyo'nun rush hourlari sabah 6-8 aksam 6-9. Bu saatlerde ozellikle merkezi konumdaki is yerinize veya okulunuza gitmeye/gelmeye calisiyorsaniz, bu tarz bir muameleyle karsilasmaniz kuvvetle muhtemel. Benim okulum ve yurdum arasindaki guzergah cok merkezi olmadigi icin hergun yasadigim bir olay degil ancak bir kere benim de basima geldi :D Tokyo Games Show isimli bir oyun fuari vardi ve erkenden orada olmam gerekiyordu. Sabah 7.15'te trene binme gafletinde bulundum. Ilk tavsiyem kesinlikle karsi koymaya calismayin, kendinizi kalabaligin akisina birakin. Bir sure sonra tek vucut oluyorsunuz... Isin ilginc yani, herkes o kadar kabullenmis ki kimse kafasini kaldirip birbirine dahi bakmiyor, yani bir kaos havasindan ziyade ogrenilmis caresizlik icinde itiliyorlar. Ben de ilk basta sinirlenip etrafa korku dolu bakislar atsam da bir yerde salip siritmaya basladim, tipleri asiri komik degil mi :D

5. Yabancilardan nefret eden babaanneler vs hayran hayran bakan genc nesil

Ulkede asla Gaijin (yabanci) oldugunuzu unutup yerli halkin icine karisamiyorsunuz. Her seyden once tipiniz tamamen farkli, nereye giderseniz gidin dikkat cekiyorsunuz. Bunun artilari ve eksileri var. Artilari; Gaijinliginizi kullanip bir suru kati burokratik kurali atlayabiliyorsunuz. En basitinden tren istasyonlarinda cikarken eger basta odediginiz bilet ucreti yeterli degilse ekstra para odemeniz gerekiyor ancak oylece giseden cikip hicbir sey bilmiyormus gibi yapabiliyorsunuz. Gorevli yaniniza gelip bir seyler derse, ingilizce konusuyorsunuz ve bilmediginizi soyluyorsunuz. Genelde dil probleminden ugrasmayip saliveriyorlar. :D Ne parayi oduyorsunuz ne ceza aliyorsunuz. Ya da mesela copleri ayirmayip ayni yere attiginiz icin sizi uyarmiyorlar (cop ayirma mevzuusuna bir sonraki yazida deginicem, bambaska bir boyut). Veya o sessiz trenlerde bagira cagira ingilizce konustugunuz icin de uyari almayacaksiniz, cunku siz Gaijinsiniz. Ve tabiiki dis gorunusunuze hayran hayran bakan genclerle karsilasmaniz da cok olasi. Sacinizdan gozlerinize, boyunuzdan farkli giyiminize kadar her seyi didik didik inceleyip gozgoze gelceginiz anda gozlerini kaciriveriyorlar :D Merakina yenik dusen utangac genclerimiz... Bu bakislara maruz kalmanizin sebebi cok guzel veya yakisikli olmanizdan ziyade 'farkli' olmaniz.

Peki ya eksileri. En basta yasli Japon ninelerin ve dedelerin size attigi nefret dolu bakislar. Ulke o kadar homojen bir populasyona sahip ki bizim onlari kirlettigimizi dusunuyorlar, Japonya'nin kapilarini Avrupa'ya hic acmamasi gerektigini dusunenler var. Bu tip yaslilar genelde Gaijinlerle birlikte ileri duzey teknolojilerden ve yozlasmis genclerden de nefret eder. Her ulkede boyle bir kesim var, Japonya'ya ozgu degil. Bir diger kotu yani da ne kadar yasarsaniz yasayin, onlarin dillerini bile kullansaniz, aralarina karisamayisiniz. Gittiginiz her yerde turist gibi hissediyorsunuz. Zaten vatandaslik veya oturma izni almak asiri zor. Bircok ulkenin aksine, Japonya sinirlari icinde dogmus olmak yetmiyor Japon vatandasi olmak icin, vatandasligin ancak kan yoluyla aktarildigina inaniyorlar. Anneniz veya babaniz Japon olmali.

6. Kollektivist toplum icindeki bireysel yalnizliklari

Evet. Malesef yalnizlar. Bunu cogunlukla yuzeysel iliskilerine bagliyorum. Sanirim kendilerini bir kisiye acmalari icin epeyce vakit gecmesi gerekiyor. Genel olarak insanlar sicakkanli ve samimi olmadiklari icin bu hayli cileli bir surec. Turkiye'de yeni tanistigi birine 3 dk icinde sevgilisini anlatmaya baslayan insanlar var :D Burdaysa tam tersi, kac aylik arkadasi olsan da ozel hayati hakkinda cok az sey bildigini fark edebiliyorsun. Bir de cok poker faceler, ne dusunduklerini yuzlerinden anlamaniz mumkun degil. Genelde her seyi begenip cok sevmis gibi gorunuyorlar ama hicbir zaman emin olamiyorsunuz. Cunku begenmeseler bile bunu size soylemeleri kabalik olarak ogretilmis. Nazik olmak adina yapay olabiliyorlar da denebilir. Disardan surekli birlikte hareket eden kollektivist bir topluluk gibi gozukseler de cafelerde, restoranlarda, trenlerin icinde herkes tek basina ve sadece telefonuyla, ipadiyle, kitabiyla, kulakligiyla iletisim halinde. Tabiiki bunlar sadece benim bireysel gozlemlerim, toplumdaki herkes boyle anlamina gelmez. Cok samimi, konuskan, sosyal Japonlar da var elbette, yanlis anlasilmasin :)

7. Trende yorgunluktan uyuyakalan insanlara saygi duyulmasi

Japonlarin caliskanliklari zaten dillere destan. Sabahtan aksama kadar is yerinde heder olan Japonlarimiz trenlerde yorgunluktan uyuyakaliyorlar. Tabiiki napiyoruz? Asla uyandirmiyoruz ve saygi duyuyoruz. Omuzunuzda uyuyan Japonlara alismaniz gerekicek.. Nasil oluyor da tam dogru istasyon geldiginde uyanip iniyorlar onu anlayabilmis degilim. Rol mu yapiyorlar, bir kulaklari istasyonlari soyleyen sese mi odakli bilemiyorum. Ilk basta rahatsiz oldum, 'ulan uyuyo ayagina yakinlasmaya mi calisiyor' (tabiki kezbanligimi yapicam) dedim ama yok sahici uyuyorlar, saldim bir sure sonra :D

8. Ultra kucuk evcil hayvanlari

Ilk gordugunuzde asla cinsini tanimlayamayacaginiz bu hayvanciklar kisiye ozel uretilmis gibi duruyor :D Her seyleri gibi evcil hayvanlari da minicik. Evcil hayvandan ziyade aksesuar gibiler. Sokakta basibos gezen, sahipsiz hic hayvan yok. Ne kedi ne kopek.

Sokakta hayvan yok ancak bazi cafelerin icinde ozgurce dolasan hayvanlar var. Bunlara Pet Cafe deniyor. Kedi, Kopek, ve Baykus icin olanlari var. Icerde hayvanlar gonullerince gezebiliyor. Bu Cafelere yediginiz ictiginize ek olarak girebilmek icin de ucret oduyorsunuz. Cafeden cafeye degisse de genelde 200¥ (6 lira) civari. Cay-kahve icip kitap okuyup arkadasinizla muhabbet ederken bir yandan kedi sevebileceginiz tek yerler bu cafeler. Ahh Canim Bogazicimin yemege atlayan kedilerini sevmek icin kimse para odemiyordu...

Eveet simdilik bu kadar gariplik yeter, bir sonraki yazida ulke capindakilerden bahsedicem, opucukler.

Comments


 RECENT POSTS: 
 SEARCH BY TAGS: 
TOKYO MANIFESTOSU 

Dedim ki buralara kadar geldim, bir suru farkli sey yasiyorum, bunlar unutulup gitmesin, geriye donup okudukca mutlu olucagim sayfalara donussun. Bir de buraya gelmek isteyip de nasil bir macera olacagini kestiremeyip hevesi kirilanlar varsa bilgi edinsinler.

bottom of page